12 Haziran 2015 Cuma

Mortal Kombat X




Mortal Kombat X hikaye modunu bir de benden dinleyin bakalım. Öncelikle şu videoya tıklayın ve gaza gelin, merak etmeyin, 10 saat boyunca kapatmak istemeyeceksiniz.



Şimdi Mortal Kombat nedir diyenlere, ilk defa duyanlara ve hikayenin önceki kısmını merak edenlere ön bilgi, özet niteliğinde bir açıklama yapayım. Mortal Kombat adından anlaşılacağı üzere ölümcül dövüşlerin yapıldığı bir dövüş oyunu serisi, ölümcüllükten kasıt ise galip olan kişinin rakibini en acımasız yöntemlerle öldürüp parça pinçik etme hakkına sahip olması denebilir. Böyle olunca da herkesin midesinin kaldıramayacağı görüntülere sahne olan bir seri Mortal Kombat.





Yıllardır Street Fighter serisinin en büyük rakibi gibi bir şeydi ama SNK firması atak yapıp zaten lider görünümünde olan Capcom'la şampiyonluğa oynadı, Namco falan da girdi araya, Midway ise sessiz sedasız çıkardığı MK oyunlarıyla ben de varım demek istese de sesini yeterince duyuramadı. Ta ki geçen senelerde oyun el değiştirinceye kadar, yeni firma gerek DC Comics bazlı dövüş oyunu ile, gerekse yeni nesil MK oyunları ile ses getirmeyi başardı.

Hikaye demiştik, oyunları, filmleri, dizileri veya çizgiromanlara el attıysanız hikayenin çok da ilgi çekici olmadığını bilirsiniz. Ama MK her yeni oyunla beraber lore kısmını genişletti ve yeni karakterler, yeni hikayeler, yeni turnuvalar falan derken uçtu gitti. Filmlerden gidelim, Outerrealm adındaki dış dünyaya ait savaşçılar Earthrealm isimli klasik bizim dünyamızı ele geçirmek isterler, düzenledikleri turnuvalarda artık sona gelinmiştir, son bir turnuvayı daha dış dünyalı mahlukatlar kazanırsa ağzımıza sıçılması an meselesidir, fakat Raiden reyiz son direniş babında dünyadaki en güçlü savaşçıları toplar ve turnuva başlar. Finalde Shang Tsung'u yenen Lui Kang dış dünyalı lordların oyununa son verdiğini sanırken, aslında onları daha da kızdırmıştır. Bu istilayı en çok isteyen Shao Khan yeni turnuva diye tutturur ve benzer olaylar falan filan olur. Sonra her yeni oyunda hikayeye değişik tipler falan eklenir. Mesela Raiden, yıldırım tanrısı ama ondan çok daha güçlü elder god denen tanrılar var Shinnok gibi. Bu oyunun baş kötüsü mesela. Neyse bu kadar ön bilgi yeter.

En son yaşanan olayların üzerinden 20 yıl falan geçmiştir, ama biz 20 yıl öncesinde Shinnok ve Johnny Cage'in aile dramı ile açıyoruz oyunu.




Johhny her zamanki gibi artistin önde gideni, napsın adamın mesleği bu. Sonya var, o da her zamanki gibi taş :P, aralarında kaçamak bakışmalar falan, biz sizi yalnız bırakalım da naparsanız yapın diyesi geliyor insanın, zaten yapmışlar da neyse. :D Bunlar görev yerine giderken başka boyuttan gelen yaratıklar helikopterleri tek tek düşürüyor. Johnny ile önümüze geleni pataklıyoruz. Derken tapınağa giriyoruz. Orada Raiden ile Fujin var, biri yıldırım tanrısı, diğeri de rüzgar tanrısı ama yetmiyor ikisinin gücü Shinnok'u yenmeye. Sıradan bir Van Damme çakması olarak bildiğimiz Johnny Cage Shinnok ile kapışıyor ve bir insan, iki elementsel tanrının yapamadığını, bir elder god'ı yenmeyi başarıyor. Burada Shinnok'u o zımbırtının içine hapsediyorlar. Shinnok da Johnny Cage'e ana avrat sövüyor ama iş işten geçmiş oluyor bir kere.





Aradan 20 yıl geçiyor işte, Shinnok 20 yıldır o zımbırtının içinde mapus hayatı yaşıyor. Johhny ise gençlerden oluşan bir ekibe öncülük ediyor. Dört adet veled-ül zina, ha birinin anası babası belli :P O da direk belli ediyor kendini, Cassie Cage. Johhny ile Sonya'nın aşkının meyvesi, tip olarak zaten direk Sonya, karakter olarak da her gören, her dövüş sonrası babandan çok anana benziyorsun diyor. Hatun biraz ebeveynlerinin oluşturduğu baskıdan bunalmış. Düşünsenize, babası bu tarz düşmanlara karşı verilen savaştan sağ çıkmayı başaran ulusal bir kahraman, annesi de yine aynı savaştan kahraman çıkan biri olmakla beraber, gizli bir askeri örgütün lideri. Yazık la Cassie'ye.

Sonra Jacqui Briggs var, Jax'in kızı bu da. Jax'i nasıl bilirdiniz? Kollarındaki metal zımbırtılardan değil mi? Jacqui'de de aynından var, babasının kızı işte, o kadar da kopyalanmaz ki bir karakter, ama bir MK klasiği zaten bu copy+paste olayı, neyse en azından erkek değil.

Sonra Kung Jin var, bu da Shao Khan'ın öldürdüğü Kung Lao'nun kuzeni. Dövüş olayına girmeden önce hırsızlık yapıyor. Hatta direk Raiden'den çalmaya cüret ediyor. Raiden'in evinde en sevdiği iki savaşçısının posteri var, Lui Kang ve Kung Lao. Raiden ne ayaksın amk, söyle de bilelim. Bu Kung Lao'ya ait olan bir heykeli alıyor, Raiden'la kapışıyor. Raiden tatlı dil ile bunu kandırıp düşmanlara karşı savaşmaya ikna ediyor, kuzeni gibi, ölecek mal, haberi yok.

Neyse sonra bir de Takeda var, bunun hikayesi ilginç biraz. Takeda'nın babası Kenshi, yani bir blind swordsman, adamın 6'dan 30'a kadar büssürü abidik gubidik hissi var. Kılıç desen önüne geleni kesiyor, telepati, telekinezi, teletabi falan hepsi var adamda. Oğluna da az biraz geçmiş ama haberi yok dallamanın. Neyse işte Scorpion var bir de, adam gibi adam. Quan Chi kısmına geçince detaylı anlatacağım. Scorpion tekrar insan olunca işte tövbe ediyor, cuma namazlarını falan camide en ön safta kılıyor, dövüştür, öldürmektir bu tarz işleri bırakıp babasından kalma torna atölyesinde çalışmaya başlıyor. Kenshi'nin de karısı ölüyor, bunun velet ufak tabi, bakması zor geliyor, diyor ki Scorpion'a al bu zibidiyi, eti senin kemiği benim, ne biliyorsan öğret falan. Sonra bir gidiyor yıllar geçiyor Kenshi yok ortalıkta. Scorpion da ne biliyorsa öğretiyor. Takeda tornadan zerre anlamıyor tabi, o yüzden ninjalık öğreteyim bari diyor. Scorpion'un Get Over Here! tipi kanca atmalı hareketlerini öğreniyor, kılıç da kullanıyor, bir de telekulak yetenekleri var farkında olmadığı, oyunun son boss'u geliyor diyorlar resmen, bütün güzel yetenekleri yüklemişler dallamaya. Kenshi de cins he, karısını öldürenlerden intikam alacam diyor, Red Dragon klanı mıymış neymiş, araya araya asır girdi amk, klan mı kalır o vakte? Kendini alkole verdin meyhanelerden çıkmıyon bizi kandırıyon. Neyse Takeda bunu öğrenince babasına sağlı sollu girişiyor. Sonra da teletabik yeteneklerini öğrenmeye başlıyor.

Neyse bunları Johnny bir kandırıyor, bu mallar kendilerini gizli görevde falan sanıyorlar, bilmiyorlar ki Johhny bunları Sub-Zero'dan bir güzel dayak yemeye gönderiyor. Sub-Zero bunlara hadlerini bildiyor, sonra Johnny pezosu yukarıdan bunlara nanik nanik yapıyor. Tamam zırlamayın bu sefer gerçek görev vercez size diyorlar ve dış dünyaya postalıyorlar bunları.

Sonra bir de bu Kotal Khan dallaması var. (Bitmez benim sonralarım, neyselerim, lakinlerim, falanlarım, iştelerim.) Shao Khan'ın kardeşi midir, amca oğlu mudur, eltisi midir nedir bilmem, yeni imparator ben olacağım diye tutturmuş yanına da daha önce adı sanı duyulmamış tipleri toplamış. Bu Kotal'ı nerden bulmuşlar bilmiyorum, yıllar önce Tekken 3'te boss olarak kullanılan Ogre karakterinin tıpatıp aynısı, hem yeşil renkli, hem Aztec kabilelerindeki gibi giyiniyor, Ne alaka Netherrealm Studios, harbi ne alaka?

Tabi imparatorluk yolları taştan, geliyor Mileena karşıdan. Mileena da Shao Khan'ın kızı olduğundan imparatorluğun kendi hakkı olduğunu iddia ediyor. Lakin kızın anası babası belli değil. Shao Khan'ın öz kızı var Lui Kang'e kaçan, Kitana şıllığı. Shao Khan bunun dnasını alıyor, Tarkatan ırkına mensup bir kıza ve kızlara aşılıyor, klon mlon hesabı, bilimsel şeyler çok girmeyelim şimdi oralara, sonra ortaya Baraka ve Kitana karışımı bir hatun çıkıyor. Mileena Shaou Khan'ın cuma namazına müteakip cenaze namazını kıldırdıktan sonra (kadınlar imamlık yapamaz dediğinizi duyar gibiyim, burası dış dünya, burda normal böyle şeyler), imparatoriçe olacam diye tutturuyor, ve türlü plan ve oyunlarla, hani şu Johnny Cage'in Shinnok'u hapsettiği zımbırtık var ya, onu ele geçirip önüne geleni deviriyor. Tabii ki Mileena'nın önündeki tek gerçek engel Kotal Khan ve ona suikast düzenliyor bu nedenle. Kotal Khan da boş değil tabii ki, yanındaki adamlarla suikastı savuşturmayı başarıyor. Mileena kaçıyor ama onu tekrar göreceğimizi biliyoruz. Bu arada Mileena'nın güzelliğinden bahsetmemek olmaz, Kitana gibi cıbıldak dolanıyor, ki Shao Khan da cıbıldak dolanmayı seven biriydi, ailede varsa artık. Sonra Mileena'nın ırkından ötürü çok seksi dişleri var. İnsanın ağzını yiyesi geliyor, Neysem, Mileena'nın öpülesi ağzı. <3 nbsp="" p="">



Veeeee işte geldik adamın dibi, erkeğin hası, reyizler reyizi Scorpion'a. Scorpion bu oyunda çok değişmiş. Tahminimce böyle bir Scorpion daha önce görmediniz. Flashback ve geçmişteki dövüşleri saymazsak Scorpion'un torna atölyesi ve yanına çırak olarak aldığı Takeda'dan bahsetmiştim. Şimdi de biraz Scorpion ve Sub-Zero rekabetinden bahsedeyim. Scorpion, Hanzo Hasashi isimli bir ninja iken evlenip çoluk çocuğa karışıyor. Torna atölyesinde yetiştirdiği çırakların birer ustaya dönüşmesini seyrederken tatlı bir rekabet içinde olduğu Sub-Zero bir gün çıkıp geliyor ve Scorpion evde yokken kötü şeyler yapıyor. Scorpion eve döndüğünde yemek hazır mı kadın diye sesleniyor ama karşılaştığı görüntü can yakıyor, karısı ve çocuğu vahşice öldürülmüş olan Scorpion intikam yemini ediyor ve torna atölyesinde sakladığı ninja kıyafeti ve zincirlerini falan kuşanıp kepenkleri indiriyor. Bu iki klan arasında nefret dolu bir kan davasının başlamış oluyor. Sub-Zero'yu bulup öldürüyor fakat ruhu bir türlü huzura eremiyor. Gittikçe salıyor kendini Scorpion başka başka kurbanlar arıyor kendine ve iyice şeytani bir yaratığa dönüşüyor. Bir gün karşısına tekrardan Sub-Zero çıkıyor. Ulan ben seni öldürmedim mi diyerek tekrardan dalıyor ve kan davası kaldığı yerden devam ediyor. Tabi bu ikinci Sub-Zero diğer Sub-Zero'nun kardeşi ve olayla ilgisi yok. Fakat Scorpion peşini bırakmıyor ve Fenerbahçe-Galatasaray, Real Madrid-Barcelona gibi yakından şahit olduğumuz efsaneleşen rekabetlere bir yenisi, Scorpion-Sub-Zero azılı rekabeti ekleniyor. Tabi bu olaylar hep Quan Chi denen pis herifin planları neticesinde olan şeyler. Quan Chi, ilk önce Sub-Zero'yu manipule edip Scorpion'un karısı ile çocuğunu öldürtüyor, sonra Scorpion'un intikam duygusunu kullanarak yanında savaşması için ikna ediyor. Tabi gel zaman git zaman bir sürü olay oluyor ve sonunda hem Scorpion hem de Sub-Zero tekrar insanlığa dönüş yapıp rakip torna atölyelerini tekrardan açarak hayatlarına, tatlı rekabetlerine devam ediyorlar. Ta ki Scorpion bütün bu olayların baş sorumlusunun Quan Chi olduğunu öğrenene kadar. Scorpion çıraklarını toplayıp dost düşman demeden Quan Chi'den intikam almak için harekete geçiyor. Scorpion, Sonya Blade'in Quan Chi'yi yakalayıp hükümet görevlilerine teslim edeceği yeri basıyor. Önce Sonya'ya elinin hamuruyla erkek işine karışma diyor, sonra Johnny Cage'e iki dakka adam ol diyor. Sonra da olmazsa olmaz bir flashback sahnesi ile Sub-Zero'yu tokatlıyoruz ve yukarıda anlattığım tüm gerçeği o sahnelerde öğreniyoruz. Sonunda tam da herkesi tokatladıyıp Quan Chi ile önümüzde engel kalmadığı anda, Quan Chi'nin baş hizmetkarı olduğunu öğrendiğimiz D'vorah olay yerine gelip planlarımızı bozmaya çalışıyor. Scorpion karısı öldükten sonra yaralarını saran, kollarında huzur bulduğu tek kadın Mileena'yı öldüren D'vorah'ı da cezalandırıyor. Artık Quan Chi ile önünde hiçbir engel yok. Herkes dur yapma falan derken Shinnok'un hapsedildiği o zımbırtıdan kurtulması için Quan Chi kalan son enerjisini o büyülü kelimeleri söyleyerek harcıyor. Scorpion'un gözünü intikam hırsı bürümüş ve gözü başka bir şey görmüyor. O meşhur "Get Over Here!" hareketini çekiyor ve kılıcının keskin tarafı Quan Chi'nin kellesini gövdesinden ayırıyor. Fakat olan oluyor ve Shinnok serbest kalıyor. Scorpion reyizlikten uzak davranışlar sergiliyor, fakat sonunda karısının ve çocuğunun intikamını alarak huzuru buluyor.




Yazar bu noktaya kadar bölük pörçük yazdığı için okuyucularından özür diliyor ve tek oturuşta yazılmış havası versin diye hikayeyi en başından oyunu bir taraftan oynarken yazıyor. :P

Hikayenin başında zincirlenmiş bir Shinnok görüyoruz. Bu Shinnok zibidisi bir elder god olup, diğer elder god'lara meydan okuyarak dünyamızı istila etmek istemiş. Fakat Raiden diğer elder god'lardan yardım alarak onu durdurup Netherrealm denen yerde hapsetmişler. Bazıları Shinnok'un açtığı yolda yürümeye başlamış, Shao Khan mesela, dünyayı ele geçirmekle kafayı bozmuş, ama planları dünyalı savaşçılar tarafından bozulmuş. Raiden elder god'lara demiş ki, bu turnuva serisi ile dünyanın da söz söylemeye hakkı olsun. Ama Shao Khan yenilgiye doymamış. En son turnuvada da Shao Khan kuralları hiçe sayarak istilayı başlatmış. Bu sırada da dünyalı savaşçıların bir çoğu ölmüş ve zombi olarak düşman tarafına katılmış. İmkansızlıklara rağmen istila önlenmiş ve ceza olarak aman rahatımız bozulmasın diyen elder god'lar Shao Khan'ı yoketmiş. Fakat herkes mutlu mesut yaşayacağını sanırken, aslında bütün bu olanlar Shinnok'un planının bir parçasıymış. Shinnok'un elder god'lara olan nefreti yüzünden başına gelmedik kalmayan hep dünyalılar olmuş. Ve bu sefer de Shinnok'un istilası başlamış.

1. bölüm - Johnny Cage


Shinnok'un istilasına karşılık vermek için her zamanki gibi en güçlü dünyalı dövüşçüler başı çekiyor, Lui Kang'in yokluğunda da bu görev Johnny'ye düşüyor. Johnny Cage ile dövüşe başlamadan önce oyunun hikaye modunda nadir karşılaşacağımız mekaniklerden birini tanıtıyor oyun bize. QTE, nam-ı diğer Quick Time Events. Bunun da olayı ekranda kısa süreliğine belirecek olan tuşlara basınca güzel şeyler olacak, basamazsak da tam tersi. Hatta bir çok oyunda oyuncu QTE'leri beceremeyince karakterin ölümüyle sonuçlanır sahne genelde. O gazla dikkatli bir şekilde tuşlara basıp değişik bir hal almış Scorpion ve Sub-Zero'yu sırasıyla dövüyoruz. Raiden ve Fujin'i koca bir orduya karşı şavaşırken izliyoruz. Şahane sahneler. Sonra Jax geliyor, ama bildiğimiz Jax değil bu. İnsanlığından eser kalmamış, düşman tarafa geçmiş ve kötülere hizmet ediyor. Tokatlıyoruz. Sonra da Shinnok geliyor ve herkesi tokatlıyor. Tam Sonya'yı öldürecekken Johnny kendini feda etmeye çalışıyor ve Johnny'nin büyülü yeteneği canlanıyor, her nasıl oluyorsa kendi de farkında değil ama Shinnok'un büyüsü Johnny'yi etkilemiyor. Sonra Shinnok'a sopa çekip Raiden'in falan da yardımıyla zımbırtıya hapsetme işlemi gerçekleşiyor. Ama Johnny'nin yüzünde sırıtık bir ifade var, tek sebebi Sonya'nın kendisine ismiyle hitap etmesi. Anlayamazsınız! diyor Johnny burada bize. Anlarız koçum çok iyi anlarız biz de sevdik. Sonra da yeni karakterlerimiz görüyoruz. 4 tane ergen. İlk görevleri Sub-Zero halen yanımızda savaşmaya istekli mi değil mi onu öğrenmek. Kısaca plotu tartışırlarken direk plotun içinde buluyoruz kendimizi.

2. bölüm - Kotal Khan

Kotal Khan'a geçiyoruz. İç savaşla boğuşuyor ve imparator olmadan imparatorluk turu atıyor, etrafında korumaları, karşısında da eski dostumuz Kano var. Yine bir QTE durumu, bu sefer daha acımasız. Ama Kano'nun Mileena için çalıştığını öğrenip haddini bildiriyoruz. İhanetin bedeli ölümle sonuçlanmalı derken Mileena ve destekçileri beliriyor. Mileena'nın Shinnok zımbırtısı elinde ama kullanmaya çekiniyor, Rain gazlıyor onu ama yetmiyor. Tanya bu destekçilerden en isteklisi. Çünkü Mileena özgür bir Edenia vaad ediyor. Kotal Khan ise tam tersi imparatorluk istiyor. Fakat Tanya'nın güzel yüzü kan içerisinde kalıyor. Sonra yağmur tanrısı Rain çıkıyor Kotal Khan'ın karşısına. Belli ki körü körüne desteklemiyor Mileena'yı, kendi amaçları var, ama yeniliyor. En sonunda da Mileena ile kapışıyoruz. Maalesef tahtı hakeden tek gerçek prensesimizi istemesek de dövmek zorunda kalıyoruz. Sonra zımbırtıyı kullanıp kaçıyorlar hemen.

3. bölüm - Sub-Zero


Asıl ekibimizi tanımak üzereyiz. Fakat onları farklı şekilde tanıyacağız. Önce dayak atacağız, sonra kişiliklerini öğreneceğiz. Bu sefer Sub-Zero'yu kontrol ediyoruz. Sub-Zero torun torbaya karışamamış ama çırakları onu gradmaster sayıyor. Scorpion'un yıllar önce sanayideki torna atölyesini kapayıp kayıplara karışmasını fırsat bilen Sub-Zero sanayide torna konusunda rakipsiz kalıp tekel durumuna geçmiş ve işlerinin önü öyle bir açılmış ki atölyeyi çıraklardan umut vaad edenlere bırakıp dağ başında bir yere yerleşip kalan günlerini huzur içinde yaşamak istemiş. Tabi çırakların bir kısmı hizmet ediyor buna. Neyse bizim ekip olayın farkında olmadan rahatsız etmiş oluyor Sub-Zero'yu. Bizimki de özür falan kabul etmeden tokatlamaya başlıyor. Önce Cassie'yi elden geçirirken, anan gibisin diyor, artık ne demek istiyorsa, sonra Takeda'yı sen baban değilsin diye küçümsüyor, sonra Jacqui'ye az biraz babana çekmeyeydin seni oğluma alırdım diyor, sonra da Kung Jin'e sen kim Kung Lao ile kendini bir tutmak kim diyerek ağlatarak evlerine gönderiyor. Çırakları bunları ellerini bağlıyor, idam edilecekleri sırada Johnny Cage bunlara nanik nanik yapıyor.

4. bölüm - Kung Jin


As karakterlerimizle ayaküstü tanıştıktan sonra ciddi anlamda tanışmaya başlıyoruz. İlk kuzeni Kung Lao gibi sülalesine layık olamayacağını düşünüp bunu kompleks yapan Kung Jin. Kung Jin kuzeni gibi uzaktan saldırmayı seviyor. Kung Lao etrafı bıçaklarla donatılmış hasır şapkasını bir bumerang gibi fırlatıp düşmanları parça pinçik ederken korsanlar kralı olacağını söylüyordu. Lakin Shao Khan genç korsanımızın bu hayaline acı bir son vermişti. Kung Jin ise hep o anı düşünerek özgüven yoksunu bir şekilde aile işini bırakarak hırsızlığa yönelmiş. Tabi yılların tecrübesi şerro Raiden yolunu kaybetmiş gençleri nasıl ordusuna katması gerektiğini çok iyi biliyor. Thief serisinden fırlamışçasına Raiden'in mekanı yağmalayan Kung Jin, Raiden tarafından durdurulmasına karşın, yıldırım tanrımız genci yolundan saptırmasını başarıyor ve düşman ordusuna bir yem daha sunuyor. Kung Lao şapkasını fırlatıyor demiştim. Kung Jin de elindeki ok ile büyülü oklar gönderiyor düşmanlarına. Elindeki oksa, büyülü oklar ne oluyor? Tam bir muamma. Fazla karıştırmayalım oraları, hayal gücümüz çalışsın azıcık. Shinnok'un zımbırtısını Mileena'dan geri almak için bizim dört saftiriği Kotal Khan'ın tam da meydanda şenlik düzenlediği gün gönderiyorlar o dünyaya. Düşman tarafı hemen işkilleniyor ve bizimkileri yakalatmak için adamlarını gönderiyor. İlk olarak vahşi batının yetiştirdiği azılı haydut Jesse James çakması Erron Black ile dövüşüyoruz. Kung Jin de boru değil hani, tip yok falan ama ağzı laf yapıyor. Yine bir QTE'lik baya da güzel bir sahne ile oklarımızı düşmana saplayısaplayıveriyoruz. Ama düşman Ferra ve Torr adında iki kişilik dev bir ordu. İkisi de yabani ama biri Hulk bozması, diğeri de bunu kontrol eden sevimli bir şey. Aman pıçaklarına dikkat. Kung Jin ile bu rakibi devirdikten sonra Raiden'la flashbackte kapışıyoruz. Sonra da asıl olaylar oluyor. Kotal Khan ve ordusu etrafımızı çeviriyor. Fakat Kung Jin'in ağzı iyi laf yapıyor dedim. Düello öneriyor ve yenilen Kotal Khan hadi beni öldür diyor. Kung Jin de yok öyle beleşe ölüm, bizim doğruyu söylediğimiz kabul etcen yoksa öldürmem diyor. Kotal Khan kabul ediyor ve bir dostluk kurulmuş oluyor.


5. bölüm - Sonya Blade

Sonya Blade'e geçiyoruz. Sonya tamamen bir işkolik olmuş ve işiyle uğraşmaktan ailesine vakit ayıramaz hale gelmiş, bu da Johnny ile ayrılmalarına sebep olmuş. Burada kızıyoruz Sonya'ya biraz. Yakıştı mı bu sana Sonya? Artık mutlu mesut geçinmesi gereken oyun karakterleri bile boşanma tipi olaylardan nasibini alıyor. Bu da üzücü bir durum. Neyse hemen bir flashback ve Sonya-Johnny flörtleşmesine şahit oluyoruz. Quan Chi ile ve adamları ile kapışacağız ama bu adamlar bir farklı. Quan Chi onları ölüm büyüsü kullanarak kendi emirlerini uygulayacak hale getirmiş ve sorgusuz itaat ediyorlar. Önce Scorpion'u sonra da Sub-Zero'yu indiriyor Sonya, bu esnada Johnny'nin de Jax'i patakladığını görüyoruz. Quan Chi'yi köşeye sıkıştıran kahramanlarımız Jax'in Johnny'nin arkasından sinsice yaklaşıp pıçağını batırmasıyla şaşkına dönüyorlar. Quan Chi Johnny'nin kanını kullanıp ölüm büyüsüyle onu da kendi adamlarına katmaya başlıyor bile, eski dostumuz Jax'e yılın dayağını atıyor Sonya. Sevdiği adama zarar verilen kadından korkcan hacı. Raiden yardıma geliyor Johnny'yi kurtarmak için, o büyülü sözleri söylerken biz de büyülü işler yapıyoruz, Quan Chi'nin kıçını tekmeliyoruz. Tabi bununla da kalmıyoruz, Sonya Blade ile içimizdeki kadın canlanıyor ve bütün kadınlar adına Quan Chi'yi QTE tuşlarıyla sağlam bir şekilde tekmeliyoruz. Kafasına geçirdiğimiz tekmeler yetmiyor, bir de kasıklarına indirdiğimiz darbeyle hepimiz birer Sonya Blade oluyoruz aslında. Sonrasında da Jax, Scorpion ve Sub-Zero üzerindeki ölüm büyüsü kalkıyor ve normale dönüyorlar. Johnny'yi ve diğerlerini alıp dünyaya geri dönüyorlar. Günümüze geri dönüyoruz ve beklenen dövüş gerçekleşiyor. Sonya ve Kano dövüşü olmazsa olmazdı. Sivillerin arasına karışan Kano'yu farkediyorlar ve Kano Sonya'yı Cassie'ye zarar vermekle tehdit ediyor. Hayatının hatası.


6. bölüm - D'Vorah

Ve oyunun en gizemli karakteri D'Vorah'layız. D'Vorah böceksi bir karakter. İnsan görünümünde uzaktan, yaklaşınca bir sorunlar olduğunu seziyorsunuz, örümcek bacaklarını sırtında saklıyor, zehir tükürüyor, böcek kanatlarıyla uçuyor ve vücudunda böceklere ev sahipliği yapıyor. Bunları aşabilirseniz güzel bir bayan diyebilirsiniz. Cassie öncülüğündeki ekip Mileena'nın yerini Sonya sayesinde öğreniyor. Kotal Khan hemen saldıralım diyor ama D'Vorah aklını çeliyor, ordu düşmanı oyalarken kendisi gizlilikle zımbırtıyı çalalım diyor. Cassie de geleceğini söylüyor ve bir flashback sahnesine daha gidiyoruz. Kotal Khan D'Vorah'ı safına çekmek için ikna etmeye çalışırken Mileena'nın Baraka ordusu saldırıyor. Ve ilk kez QTE'lerde Baraka'lardan birine fatality çekme şansına erişiyoruz. Sonrasında Mileena'yı yakalıyorlar ama kaçacağını biliyoruz prensesimizin. D'Vorah Kotal Khan'a bağlılık yemini ediyor ve tekrar günümüze dönüyoruz. Mileena'nın çadırına girmeden karşımıza çıkan Rain ve Tanya'yı devirdikten sonra tam o zımbırtıyı alacakken Mileena çıkageliyor. Kaçınılmaz dövüş sonunda Mileena'yı yakalıyoruz ve Kotal Khan'a götürüyoruz, bir taraftan da zımbırtıyı ele geçirmenin haklı sevincini yaşıyoruz. Mileena'nın idam edilmesi oyunun benim açımdan en hüzünlü sahnesi. Prensesimizin haklı olduğu davayı kaybedip en acı şekilde öldürülmesini kalleşlik olarak görüyorum. D'Vorah cellat rolüne bürünüyor ve normalde çok seksi sayılabilecek bir ölüm öpücüğü veriyor Mileena'ya. Öptüğü yerden gül biter sanıyoruz ama böcükler Mileena'nın ağzına doluşuyor, oradan da yiyiveriyorlar güzelim prensesi. Videosunu da izlemeniz gerek. Yoksa bir anlamı olmaz bu yazdıklarımın. Cassie tiksintiyle amaçlarına ulaştığını söyleyip dünyaya geri dönecekken Kotal Khan bir kalleşlik daha yapıyor ve zımbırtıyı kendisi için istiyor. Bizimkileri de hapse atıyor. Bu arada D'Vorah'ın ihanetini görüyoruz, aslında başından beri ne Mileena'ya ne Kotal Khan'a itaat etmiş, Shinnok ve Quan Chi için çalışıyormuş.




7. bölüm - Takeda Takahashi

Jax'a geçiyoruz, geçmez olaydık. Bir çiftlikteyiz ve Sonya Jax'i yardım etsin diye ikna etmeye çalışıyor. Jax kızının Sonya'nın izinden gittiği için kızgın. İstemiyor başta falan ama kabul ediyor. Sonra Cassie ekibine geçiyoruz. hapisteler ve kurtulma yolları arayacaklarına babalarından falan bahsedip gülüşüyorlar. Derken Takeda teletabik güçlerini kullanmayı akıl ediyor ve kurtuluyorlar. Sonra Scorpion ile flashback sahnesine geçiyoruz. Burada tornacılığın en ince detaylarını öğrenirken görüyoruz, ve Kenshi teşrif ediyor. Ergen tavırlı Takeda babasına saldırıyor ve ergenliğinin gücünü gösteriyor. Sonra teletabik güçlerinin nerden geldiğini öğreniyoruz ve günümüze dönüyoruz. Reptile ile biraz saklambaç oynuyoruz. Erron Black ve Ermac'i da dövdükten sonra dünyaya kaçış yolu arıyoruz.

8. bölüm - Jax

Asıl şimdi Jax'a geçiyoruz. Kızıyla duygusal duygusal konuşup işinin başına geçiyor. O metalik kollar çalışsın az da. Quan Chi ve adamları dağ keçilerine binmiş geliyorlar, askerlerin kurşunlarına engel olamayıp dağılıyorlar. Lui Kang ve Kung Lao Quan Chi'yi tehlikeden uzaklaştırmaya çalışıyor, bu sırada adamımız Jax harekete geçiyor. Kung Lao ile kapışıyoruz. Sonra Sindel bacı şuh kahkasıyla bize meydan okuyor. Ama Jax'in hiç acıması yok. Bu arada serinin en seksi hatunlarından Sareena'yı içeren sahneleri izliyoruz. Ve Kitana anamı dövmüşsün deyip intikam istiyor. Herkes intikam peşinde bu oyunda. Bazen kaçırıyor insan kim kimi düdüklemek istiyor diye. Sonra da Jax'ten başka savaşacak kimse kalmadığından tek başına Quan Chi'nin peşine düşüyor. Bu arada Quan Chi'nin baş hizmetkarı olmayı kabullenmiş Lui Kang Jax'e alev topları gönderiyor ve kızdırdığı boğadan sağlam bir dayak yiyor. Quan Chi savaşacak halde değil, Jax tek yumrukta inletiyor Quan Chi'yi.


9. bölüm - Scorpion

Bu sefer Scorpion'a geçiyoruz, uzuncana anlatmıştım zaten ama kısaca bahsedeyim. Quan Chi'yi kelepçeleyip bir konteynır içine hapsediyorlar. Raiden'ın gelmesini bekliyorlar bu sırada ama gelen Scorpion ve çırakları oluyor. Scorpion Quan Chi de Quan Chi diye tutturuyor. Önce Sonya ile kapışıyoruz. Sonra iki eski dostun düşman saflara geçişini izliyoruz, Kenshi'nin yardımına gelen Johnny'yi de dövdükten sonra, dövüşemeyecek durumda olan Kenshi'nin yanından geçip Quan Chi'nin hapsedildiği konteynırı açıyoruz. Fakat Scorpion'un geçmişini öğreneceğimiz bir flashback giriyor araya. Bu sahnelerde aslında Scorpion'un düşmanının Quan Chi olduğunu öğreniyoruz. Ayrıca serinin en kaliteli hatunlarından Frost da görünüyor kısaca, ve onun yüzünden Sub-Zero'yu da dövmek zorunda kalıyoruz. Sonrasında Quan Chi'ye adil şartlarda bir dövüş hakkı vererek, alay edercesine dövüyoruz. Sonra tam intikamımızı alacakken D'Vorah zımbırtıyla beraber çıkageliyor. D'Vorah Scorpion'u savuşturduğunu sanırken uzaklardan bir "Get Over Here!" nidası duyuyoruz, ve Quan Chi Scorpion'un ayaklarının dibinde buluyor kendini. Fakat Scorpion Quan Chi'nin kafasını gövdesinden ayırmadan hemen önce Quan Chi büyülü sözleri söylemeyi başarıyor ve Shinnok sonunda hapsolduğu zımbırtıdan kurtarılmış oluyor. Shinnok gücünün milyonda birini kullanarak yeniyor oradaki herkesi. Derken Quan Chi'nin askerleri geliyor ve Shinnok'a bağlılık yemini ediyor. Shinnok bu sırada Johnny Cage'i planlarını bozmaması için yakalayıp götürüyor. Geride kalan Sonya intikam yemini ediyor bu sefer de. Ortalık yatıştıktan sonra gençlerden oluşan ekibimiz de geliyor ve Cassie babasını kurtarmak için yola koyuluyor.

Ryu Hayabusa bırakır mı sanıyorsun Kasumi'yi sana Scorpion?

10. bölüm - Raiden

Raiden'a geçiyoruz. Raiden olaylardan habersiz, ama yardım etmek için çok uğraşmış ve yorulmuş, dinlenmesi gerekiyor. Bo Rai Cho ile teorilerden bahsediyorlar. Lui Kang ve Kung Lao'yu geri getirebilmek için cenneti bile yerle bir ederdim diyor Raiden, oğullarım gibiler diyor. Gözümüzün dolduğunu farkediyoruz, reyizsin be Raiden. Sonra bir flashback sahnesinde Raiden, Lui Kang ve Kung Lao ile birlikte Shaolin keşişlerini kurtarmaya görevinde beraber çalıştıklarını görüyoruz. O zamanlar D'Vorah Mileena için çalışıyor ve Baraka ordusundan oluşan dişleklere komuta ediyor. Baraka'ya veriyoruz şoku, veriyoruz şoku, bana mısın demiyor. Sonunda geberiyor süt ürünlerini pek seven düşmanımız. Sonra da D'Vorah'ın üstüne saldığı böcükleri elektriğiyle ızgara yapıyor. Görülmeye değer bir sahne. Sonra da D'Vorah'ı dövüyoruz zaten. Tekrar günümüze döndüğümüzde, Raiden'ın dinlenmekte olduğunu görüyoruz, ama Shinnok ve adamları tapınağa saldırıyor. Bo Rai Cho'yu öldürmekten beter ediyor Shinnok. Sonra da diğerleri Raiden'ı sıkıştırıp araya alıyor ve iyice pataklıyor. Sıkıysanız teker teker gelin demiyor Raiden ama, sonunda bir fırsatını bulup hepsini aynı anda nakavt ediyor. Kung Lao kaçmayı başarıyor ve kapışıyoruz. Biz dövüşürken gücünü toplayan Lui Kang arkadan geçiriyor, görülmeye değer dövüş sahneleri hep bunlar. Sonra Raiden ve Lui Kang olmazsa olmaz dövüşü gerçekleşiyor. Yendikten sonra tapınağa girdiğimizde iğrenç bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Johnny Cage'in üzerine kusan D'Vorah etrafını sözde örümcek ağıyla çeviriyor. Ama iğrençlik diz boyu. D'Vorah çok seksi ama çok da tiksinç işte. Verse yapmam yani o derece. Raiden içeri girdiğinde Shinnok onu etkisiz hale getiriyor ve Earthrealm'in gücünü kullanarak şeytani bir yaratığa dönüşüyor. Dünya kıyametin kopacağını sanıp paniğe kapılıyor.

11. bölüm - Jacqui Briggs


Jacqui'deyiz. 4 gencimizden başka kimse yok yardıma gelecek. Uçakları düşüyor ve indikleri yerde romantik sahneler yaşanıyor. Takeda ile Jacqui flörtleşiyorlar, sonra da Kotal Khan ve ordusu basıyor bunları. Bu sefer Kotal bunları dinlemeyecek kadar kızgın ve ordusuna emir yağdırıyor. Bizimkiler ağaçların arkasına saklanıyorlar, belki de bulunmayacaklar ama baskın basanındır deyip bomba, ok, mermi falan ne varsa yağdırıyorlar düşmanın üzerine. Bu sırada Reptile gizlice saldırıyor Jacqui'ye. Takeda da sevdiği kızı kurtarmak için yardıma koşuyor ama Reptile Takeda'nın yüzüne tükürüyor. Tükürüğü de asitli, Takeda babası gibi kör oluyor bir süreliğine. Michelle Rodriguez kılıklı Jacqui de erkeksi tavırlarıyla Reptile'ı korkutuyor. Reptile'ı hallettikten sonra Takeda'ya yardıma gidiyor ve yine saçma ama romantik sahneler yaşanıyor. Sonra Ermac buluyor bunları, bir süre kovalıyor ve karşılarında Kotal Khan ve ordusu beliriyor. Takeda bayanlar önden diyerek centilmenlik yapıyor ve Jacqui 30 kişinin arasına sevdiğini göndermekten çekinmeyerek Ermac ile dövüşmeyi seçiyor. Ermac'ı da hallettikten sonra Takeda'ya yardıma gitmeyi planlarken Ferra & Torr karşısına çıkıyor. Sonunda sevdiğine kavuşacak olan Jacqui'nin önünde artık hiçbir engel yok. Kotal Khan Takeda'yı pataklarken, Shinnok'un geri döndüğünü söylüyorlar ama nafile, dinlemiyor Kotal Khan. Hemen ardından da bizimkilerin kellelerini Shinnok'a hediye olarak sunarsam belki bizimle uğraşmaz diyerek saldırıyor koca kılıcıyla. Ama Jacqui bu, boru mu? Kotal Khan'a diz çöktürüyor, ama etrafları koca bir orduyla sarılmış durumda olan dörtlümüz son dualarını etmek üzereyken, Sub-Zero ve çırakları düşmanları buzdan heykellere çevirerek ormanı sanatsal çalışmalar için merkez haline getirip bizim grubu kurtarıyorlar. Sub-Zero Kotal Khan'ı geri püskürteceğini ve dünyanın son umudu sizsiniz yalanını söyleyerek postalıyor bizimkileri.

12. bölüm - Cassie Cage



Sırada hatunların hası Cassie Cage var. Gizlice tapınağa geliyorlar ama dışarıda D'Vorah, Lui Kang, Kitana, Kung Lao, Bi-han ve Sindel, Shinnok'un planlarını masaya yatırıyor. Shinnok elindeki güçle diğer elder god'ları öldürüp kıyameti getirmeyi amaçlıyor. Bizimkilerden Takeda'nın ayağı kayıyor ve düşmana farkediliyorlar. Jacqui Takeda'yı uçurumdan aşağı düşmesin diye yukarı çekmeye çalışırken, Cassie ile Kung Jin Sindel ve Kitana'yı oyalamaya başlıyor. Cassie Sindel'in tehditlerinden korkmayarak, ninesi yaşındaki kadını iyice benzetiyor. Kitana Kung Jin'e fazla geliyor, bu sırada Takeda ve Jacqui de yardıma geliyor, ama Kitana üçe tek dövüşürken pıçaklarını Takeda ile Jacqui'nin karnına saplıyor. Cassie o sinir ve telaşla Kitana'yı inletiyor. Sonra yattığı yerden sonunda kalkabilen Kung Jin ile yaralı olan Takeda ve Jacqui'nin durumunu kontrol ediyorlar. Ne kadar dövüşebilirim deselerde ayakta zor duruyorlar. Sonra Jacqui'den Kürdistan lafı duyuyoruz. Klasik Amerikan askeri işte, Amerika hariç dünya haritasından bihaber. Öperler seni Jacqui diyerek bir anda beliren Lui Kang, Kung Lao ve Bi-han üçlüsüne yem olarak bırakıyorlar bu ikisini. Şeytani bir forma dönüşmesi an meselesi olan Shinnok'u durdurmak için dalıyorlar tapınaktan içeri. Raiden ve Johnny Cage'in durumu çok kötü. Bir de işleri daha da kötüleştirecek olan D'Vorah var başlarında. D'Vorah böcüklerini Johnny'nin suratına yapıştırmış, sülük gibi emdiriyor bütün yaşam enerjisini. Cassie ergenlik yapıp saldırıyor D'Vorah'a ve yenilmiyor tabi. Cassie bu, ergen mergen tavırlı ama babası var işin ucunda. Bu sırada babası da fedakarlık peşinde beni bırak git Shinnok'u indir diyor. Shinnok ise hepsinden sabırsız. Johnny'ye nasıl daha fazla zarar veririm diye düşünürken kızını öldürürsem daha çok canını yakarım diye düşünüyor. Cassie için fazla güçlü Shinnok'un bu şeytani formu. Babasına saldırıyor ve Cassie'nin babasının dnasından gelen güçleri harekete geçiyor. Babasının nedense Shinnok'un saldırılarına karşı gelebilen bir yeteneği vardı, aynısı Cassie'de de var. Shinnok'un götü tutuşuyor ama çok geç. Cassie öyle böyle tekmelemiyor o götü. Shinnok'u yenmiş oluyor böylece, ama halen kıyametin kopmasının engellenmesi gerekiyor.







Raiden reyizlik yapacak, beni tapınağın merkezine koyun, kurtarcam hepinizi diyor. Koluna girip taşıyorlar. Adam yürüyemiyor ama kahraman olcam diye artisleniyor. Biz bütün enerjisini harcayıp kendini feda ederek kıyameti önleyeceğini sanırken, Raiden reyiz bu kötü enerjinin tamamını kendi içine çekiyor ve Darth Raiden olarak tekrardan diriliyor. Götü tutuşan Lui Kang ve çetesi hemen arazi oluyorlar. Jacqui ve Takeda derin bir nefes çekip romantik poz veriyorlar yine. Yesinler sizi. Bu arada Raiden kaput tabi. Cassie babasına yardım etmeye gidiyor ve Sonya Blade de sonunda teşrif ediyor. Ve Johnny için yardım ekibi gelirken Sonya'nın tavırları onu iyileştirmeye yetiyor. Allah herkese Sonya gibi eş nasip etsin. Amin.




Bu arada Credits ekranı giriyor ve biz oyun bitti sanırken, Credits sonrası şahane bir sahne ile karşılaşıyoruz. Raiden normal görünümünden çok farklı bir halde daha karanlık bir görünüme sahip olarak birileriyle konuştuğunu görüyoruz. Dünyanın dış dünyalarla yapılan savaş oyunlarına katılmasına uzun süredir seyirci kaldığı için pişmanlık duyduğunu söylüyor. Her seferinde düşmanları altetsek de aynı senaryo sırf birilerinin eğlencesi için tekrar edildi diyor. Bir türlü dünyayı rahat bırakmadınız amk diyor yani kısaca. Her seferinde daha fazla şiddetle karşılaştık diyor, bıktık diyor artık oyunlarınıza gelmeyeceğiz diyor. Diyor ki reyiz, artık bundan sonra dünyayı sadece korumakla yetinmeyeceğim diyor. Bundan sonra dünyayı tehdit eden her kimse diyor, onu bulup ağzına sıçacam diyor, pişman edecem diyor, duasını kabul etmicem amk diyor anlayın artık. Sonra bel çantasından Shinnok'un kellesini çıkarıp önlerine atıyor. Bakın diyor bu da sizden biriydi diyor, bir elder god'ın öldürülmesi imkansız denirdi diyor, ama bakın bakın iyi bakın diyor, ağzına sıçtım bu hergelenin diyor, ölümden daha beter bir ceza verdim diyor, bu da size son sözüm olsun artislik yapmayın ulen diyor ve şimşek ışınlanma hattıyla yardırıyor kayıplara karışıyor. Sonra iki kişi Shinnok'un halen canlı olan kellesine doğru yürüyorlar, tırsmışlar ve paçalardan akmış biraz belli ki, Lui Kang ve Kitana sadece ürkek bakışlar atıyorlar birbirlerine ve anlıyoruz ki bir Mortal Kombat oyunu daha gelmeyecek bundan sonra. Desem de inanmayın amk, adamlar sonunda formülü tutturdular bırakırlar mı? :D



4 yorum:

  1. ya aslında değişik çene yapısı olmasa mileena'yı tek geçerim.

    epeydir böyle uzun inceleme(msi) okumuyordum. öpüyorum yanaklarından suke, ellerine sağlık :D

    YanıtlaSil
  2. Aynen böyle, pohpohlayın beni, kaldırın bi taraflarımı, daha ne yazılar yazarım ben size. :D

    YanıtlaSil
  3. Ha bir de Mortal Kombat oyunlarında erkek ninjalar hep bir öncekilerin klonu, hatun ninjalar da yine aynı şekilde. Hemen hemen her yeni eklenen erkek ninja Scorpion ve Sub-Zero tipi kıyafet giyiyor, bazen duruşları hareketleri falan bile aynı, tek fark renk paleti. Her yeni karaktere farklı renk veriyorlar. Hatunlarda ise Kitana, Jade ve Mileena başı çekiyor seksi klon ninja olayında. Ve yeni gelen hatunlar da hep bir taraflarını gösteriyor, severim ben öylesini. :D Skarlet falan iyidir, Frost olsun. Benim favorim Jade ama, Mileena'nın ağız kısmı çok evrildi, şu oyunda en seksi halini aldı. :D

    Tekken'deki hatunların zerafeti yok bunlarda, Street Fighter ve bir sürü dövüş oyununda tonla sempatik hoş hatun karakter var, Mortal Kombat'takiler bana çok soğuk geliyor. Çok karakter var ama şu benim favorim deyip de hayatını adayamıyorsun. :P

    YanıtlaSil
  4. "Khan" yazmışım hep, inatla da doğrusunu öğrenmemek için diretmişim. "Kahn" olacak o kısımlar. :/

    YanıtlaSil